Zehirli ilişkiler, duygusal ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyen, bireyleri tüketen ve zarar veren dinamiklerdir. Bir ilişkideki sağlıklı sınırların kaybolması, kişilerin kendilerini çaresiz hissetmesine yol açar. İlişkilerin bu tarzı, çoğunlukla göz ardı edilen, ancak dikkate alınması gereken pek çok belirti barındırır. Kendi sağlığını korumak isteyen biri, ilişkisindeki sorunları gözlemlemek ve bu sorunlara çözüm bulmak durumundadır. İlişkinin dinamiklerine dair farkındalık geliştirmek, kişisel gelişimi destekler ve kişiyi daha sağlam bir zihin yapısına yönlendirir. Tehlikeli olan bu durumlar, bireylerin hayatını olumsuz etkileyebilir. Zehirli ilişkilerin işaretlerini bilmek, kişinin sağlıklı bir ilişki sürdürme konusunda daha dikkatli olmasını sağlar. Öne çıkan beş belirti, ilişkinin gerçek doğasını anlamak açısından önemlidir.
Bir ilişkide kontrol hissi, sağlıklı bir ilişkinin en belirgin karşıtı olan bir durumdur. Eşlerden biri sürekli diğerini yönetmeye çalışıyorsa, bu durum kontrol altına alma çabasının göstergesidir. Kişi, yaşamının her yönünde partnerinin onayını almak zorunda hissedebilir. Bu, bireyin özgüvenin azalmasına neden olur. Kontrolcü taraf, karşısındakini yapması gereken her şey için yönlendirebilir. Özellikle önemli kararlar alınırken, partnerin düşünceleri çoğu zaman dikkate alınmaz. Kişinin kendi hayatı üzerinde söz sahibi olamamış olması, ilişkiyi katı ve tehditkar bir hale getirir. Kişi zamanla, bireyselliğini kaybetme korkusuyla yüzleşmek zorunda kalır.
Kontrol altındaki ilişkinin en yaygın örneklerinden biri, kıskanma duygusudur. Kıskançlık, genellikle sevgi olarak yansıtılır. Ancak aslında bu, ötekinin hayatındaki bağımsızlığını tehdit eden bir tutumdur. Kişi, sürekli olarak partnerinin ne yaptığını sorgular. Bu tür bir kontrol, bireyin özgürlüğünü elinden alır. Yavaş ama sarsıcı bir biçimde, kişide kendine güvensizlik yaratır. Bu ilişkilerde, kişi kendisini yalnız hissetmeye başlar. Kendi kararlarını almadıkça, bağımsız düşünce yapısını geliştiremez. İlişkinin kötüleştiği bu durum, sağlıklı bir ilişki olmadığını gösterir.
İkili ilişkilerde yapılan eleştiriler, bazen yapıcı olabilir. Fakat sürekli eleştiri, zehirli ilişkilere zemin hazırlar. Partnerlerden biri, diğeri hakkında sürekli olumsuz yorumlar yapıyorsa, bu durum duygusal bir yıpranma sürecine neden olur. Kişi, kendisini değersiz hissetmeye başlar. Küçümseyici bir dil, kişinin özsaygısını zedeler ve ilişkideki mutluluğu giderek azaltır. Birey, kendisi hakkında olumsuz düşünceler geliştirmeye başlar. Kendini bu negatif eleştirilerle sürekli yüzleşmek zorunda kalması, psikolojik sağlığına etki eder.
Düşük özsaygı, bu tip ilişkilerin en yaygın sonucudur. Kişi, zaten düşük bir özsaygıya sahipse, daha fazla eleştiriye maruz kaldıkça bu durum derinleşir. Küçümseme, aynı zamanda bireyin yeteneklerinden veya başarılarından şüphe etmesine yol açar. Bu tür bir eleştiri biçimi, kişiyi yalnızca kendine değil, çevresindeki insanlara karşı da olumsuz hissiyatlar beslemeye yönlendirir. Kişinin potansiyelini gerçekleştirememesi, ruhsal dengesini bozar. İlişkiyi olumlu bir hale getirmenin yolu, yapıcı ve destekleyici bir iletişim tarzına yönelmektir.
Duygusal manipülasyon, zehirli ilişkilerin en karmaşık yönlerinden biridir. Eşlerden biri, diğerinin duygusal durumunu kendi menfaatlerine göre yönlendirmeye çalışıyorsa, manipülatif bir ilişki söz konusudur. Bu tür ilişkilerde, taraflardan biri sürekli olarak diğerini suçlayarak, kendini aklamaya çalışır. Kişi, kendisini kötü hissettiren durumları sürekli yaşamak zorunda kalır. Duygusal manipülasyona maruz kalan birey, yaşadığı olumsuz deneyimlere karşı duyarsızlaşabilir. Genel olarak, bu tür bir etki, dışarıdan bakıldığında basit gibi görünse de, derin bir travma oluşturabilir.
Duygusal manipülatörler, hedef aldıkları kişinin değerlerini sorgulatarak etkili olurlar. "Sen bunu neden yaptın?", "Sen hep böyle yapıyorsun" şeklinde sorular, kişinin kendine olan inancını zedeler. Duygusal manipülasyonun bir diğer yüzü ise aşırı ilgidir. Bu ilgi genellikle koşulludur ve kişiyi bağımlı hale getirir. Kişi zamanla, bu durumun bir tür kontrol aracı olduğunu anlayamaz. Dolayısıyla, duygusal manipülasyona karşı savunmasız hale gelir. Kendini bir çıkmazda hisseden birey, psikolojik olarak zor bir döneme girdiğini kabul etmelidir.
Sağlıklı bir ilişkide, bireylerin hem bireysel hem de ortak bir hayat sürmeleri mümkündür. Ancak, zehirli ilişkilerde bu denge kaybolur. Birey, partnerin etkisi altında kendi ilgi alanlarından ve sosyal çevresinden uzaklaşabilir. Arkadaşlar, aile ve hobiler genellikle bu tür ilişkilerde ihmal edilir. Kişi, hayatındaki diğer dostlukları göz ardı ederken, yalnızca partneriyle zaman geçirmeye yönelir. Bu durum, kişilerin yalnızlık hissi yaşamasına yol açar. Bir noktadan sonra, birey kendi kimliğini kaybetmeye başlar.
Bireyin bağımsızlık hissini kaybetmesi, günlük hayatta kararsızlık oluşturur. Kişi, kendi düşünce ve duygularını ifade etme alışkanlığı geliştiremez. Zamanla, kendi istekleri ve hedefleri konusunda belirsizlik yaşayabilir. Bağımlılık durumu, kişinin kendine olan güvenini zedeler. Bu durumda, bağımsız olma arzusuyla evlilik veya ilişkiye devam etme arzusu çatışabilir. Gerçek sevgi, bireylerin bireyselliğini desteklerken körelten bir ilişkiye dönüşmemelidir. Sağlıklı bir ilişki, iki tarafın da kendi potansiyelini rahatlıkla yaşamasına olanak sağlar.